Ceza HukukuKamu Hukuku

20 Ağu 2025

12 min read

19 okundu

TCK m. 191 Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak

Uyuşturucu Madde Kullanma Suçunun Ceza Hukukundaki Yeri

Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin birey ve toplum üzerindeki yıkıcı etkileri, modern ceza hukukunun öncelikli mücadele alanlarından biridir. Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi, uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kullanmak, kullanmak için satın almak, kabul etmek veya bulundurmak fiillerini suç olarak tanımlar. Bu düzenleme, doğrudan kamu sağlığını koruma amacına yöneliktir.

“Uyuşturucuya karşı cezalandırma kadar, tedavi ve toplumsal rehabilitasyon da ceza adalet sisteminin temel unsurlarıdır.”

Cinsel suçlar veya mala karşı suçlarda olduğu gibi bir mağdurun doğrudan varlığı söz konusu olmasa da, toplumsal zarar ve genel güvenlik yönünden bu fiillerin cezalandırılması gereklidir. Kanun koyucu, bu suç tipinde klasik cezalandırma anlayışının yanında önleyici ve rehabilite edici tedbirleri de öngörmüştür.

TCK m.191’in Kanuni Düzenlemesi

1. Madde Metni

Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi şöyledir:

(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Hakkında bu suçtan dolayı kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilen kişi, beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulur.
(3) Bu süre içinde kişi hakkında tedaviye veya denetimli serbestliğe ilişkin yükümlülüklere uygun davranmazsa, kamu davası açılır.
(4) Kişinin yükümlülüklere uyması hâlinde kamu davası açılmaz ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir.

Bu madde, ceza tehdidi ile birlikte toplum sağlığını koruma ve kişiyi tedaviye yönlendirme amacını bir arada taşır.

Suçun Koruduğu Hukuki Değer

Uyuşturucu madde kullanma suçu, kamu sağlığını ve toplumsal düzeni koruma amacını taşır. Kanun koyucu, bireyin kendi bedenine verdiği zarar üzerinden değil, toplum üzerindeki genel etkiler üzerinden bir suç tipi öngörmüştür.

Burada temel düşünce, uyuşturucu kullanımının yalnızca bireysel bir tercih değil, toplumsal bir tehlike kaynağı olmasıdır. Bu nedenle, kanun bireyi hem cezalandırır hem de rehabilite etmeyi hedefler.

Suçun Unsurları

1. Fail

TCK m.191 kapsamındaki suçun faili herkes olabilir. Failin maddeyi satmak veya dağıtmak amacı gütmemesi gerekir. Aksi halde, suç TCK m.188 (uyuşturucu madde ticareti) kapsamında değerlendirilir.

2. Fiil

Maddede dört ayrı fiil düzenlenmiştir:

Kullanmak için satın almak,

Kullanmak için kabul etmek,

Kullanmak için bulundurmak,

Kullanmak.

Bu fiillerden herhangi biri tek başına suçun oluşması için yeterlidir.

Örnekler:

  • Bir kişinin arkadaşından para vererek esrar satın alması,
  • Başka birinden hediye olarak aldığı hapları kabul etmesi,
  • Evinde kullanmak amacıyla metamfetamin saklaması,
  • Kendi evinde uyuşturucu maddeyi içmesi.
“Failin amacı, uyuşturucu maddeyi satmak değil, kişisel kullanım içindir. Bu ayrım, TCK m.191’in m.188’den temel farkıdır.”

3. Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde

Uyuşturucu veya uyarıcı madde kavramı, Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun ve ilgili yönetmeliklerde belirtilen maddeleri kapsar.
Bu kapsamda esrar, eroin, kokain, metamfetamin, ecstasy, sentetik kannabinoid (bonzai) ve benzeri maddeler uyuşturucu olarak kabul edilir.

4. Kullanmak İçin Bulundurma Unsuru

Failin elinde bulundurduğu maddenin miktarı, kullanım amacıyla mı yoksa ticaret amacıyla mı tutulduğunu belirlemede önemlidir. Yargıtay, kişisel kullanım miktarını aşan uyuşturucu bulundurmayı TCK m.188 kapsamında değerlendirmektedir.

5. Manevi Unsur

Bu suç yalnızca kastla işlenebilir. Failin bilerek ve isteyerek uyuşturucu maddeyi satın alması, kabul etmesi veya kullanması gerekir. Taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Uyuşturucu Kullanma Suçunun Diğer Uyuşturucu Suçlarından Farkı

Suç Türü

Amaç

Ceza

Şikâyet

TCK m.191 (Kullanmak için bulundurma)

Kişisel kullanım

2 – 5 yıl hapis

Hayır

TCK m.188 (Ticaret)

Satış / dağıtım

10 – 20 yıl hapis

Hayır

TCK m.190 (Kolaylık sağlama)

Kullanım kolaylaştırma

2 – 5 yıl hapis

Hayır

Bu farklar, yargılamada doğru suç vasfının belirlenmesi açısından önemlidir.

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi (KDAE)

TCK m.191’in en dikkat çekici özelliği, kamu davasının açılmasının ertelenmesi (KDAE) kurumudur. Bu düzenleme, klasik cezalandırma yaklaşımını değiştiren ve failin topluma kazandırılmasını hedefleyen bir mekanizmadır.

KDAE’nin Şartları:

Failin daha önce bu suçtan mahkûm olmaması,

Suçun TCK m.191 kapsamında kalması,

Failin tedavi ve denetim yükümlülüklerine uymayı kabul etmesi.

KDAE kararı verilirse, fail hakkında dava açılmaz; kişi beş yıl denetimli serbestlik ve gerekirse tedavi yükümlülüğüne tabi tutulur.

“Kamu davasının açılmasının ertelenmesi, bireyi cezalandırmak yerine, tedavi ve toplumsal rehabilitasyon yoluyla suçu önlemeyi amaçlar.”

Denetimli Serbestlik ve Tedavi Süreci

Fail hakkında KDAE kararı verildikten sonra, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından bir plan hazırlanır. Bu plan çerçevesinde:

  • Kişi düzenli aralıklarla denetim görevlisine başvurur,
  • Uyuşturucu madde testine tabi tutulabilir,
  • Gerekli görülürse tedavi merkezine yönlendirilir.

Beş yıllık sürede fail yükümlülüklere uyarsa, kamu davası hiç açılmaz. Ancak yükümlülüklere uymaması veya yeni bir suç işlemesi hâlinde, dava açılır ve yargılama başlar.

Uygulamada Ortaya Çıkan Sorunlar

Cinsel taciz suçlarında olduğu gibi, TCK m.191 uygulamasında da ispat, delil ve niyet sorunları yaşanmaktadır.

1. Kullanım Amacının Belirlenmesi

Bulunan uyuşturucu miktarı, çoğu zaman failin “kullanmak için mi yoksa satmak için mi” bulundurduğu konusunda tartışma yaratır. Bu durumda Yargıtay, maddenin miktarı, ambalaj şekli, tartı aleti veya ambalaj malzemesi bulunup bulunmadığı gibi unsurları dikkate alır.

2. Denetimli Serbestlik Yükümlülükleri

Failin denetim sürecinde yükümlülüklere uymaması hâlinde dava açılması, uygulamada sık karşılaşılan bir durumdur. Mahkemeler bu durumda genellikle doğrudan hüküm kurmakta, tedavi sürecine yeniden başlanmamaktadır.

3. Tedavi Programlarının Yetersizliği

Uyuşturucu bağımlılığı kronik bir rahatsızlık olduğundan, sadece denetim yeterli değildir. Türkiye’de tedavi merkezlerinin sayısal yetersizliği, bu düzenlemenin etkinliğini sınırlamaktadır.

Suçun Cezası ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

TCK m.191 kapsamında verilen cezalar 2 yıldan 5 yıla kadar hapis aralığındadır. Ancak birçok durumda:

  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB),
  • Cezanın ertelenmesi,
  • Denetimli serbestlik uygulanması mümkündür.

Bu durum, kanun koyucunun cezalandırma yerine ıslah ve rehabilitasyon politikasını tercih ettiğini göstermektedir.

Uyuşturucu Kullanımının Sosyal ve Psikolojik Boyutu

Uyuşturucu kullanma suçunun sadece hukuki değil, sosyolojik ve psikolojik bir yönü de vardır. Fail çoğu zaman bağımlıdır ve cezadan ziyade tedaviye ihtiyaç duyar. Bu nedenle, ceza hukukunun amacı burada “intikam” değil, iyileştirme olmalıdır.

Önerilen Yaklaşımlar:

  • Bağımlılık tedavi merkezlerinin artırılması,
  • Denetimli serbestlik süreçlerinde psikolojik destek verilmesi,
  • Toplumda farkındalık kampanyalarının güçlendirilmesi.
“Bağımlı birey, suçlu değil; tedaviye ihtiyaç duyan bir insandır. Ceza, ancak iyileşme fırsatı sunarsa adil olur.”

Uluslararası Hukukta Uyuşturucu Kullanımı

Birleşmiş Milletler’in 1961, 1971 ve 1988 tarihli uyuşturucu sözleşmeleri, uyuşturucu kullanımına karşı uluslararası mücadele çerçevesini belirler.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadına göre de, uyuşturucu bağımlılığı bir sağlık sorunu olarak ele alınmalı; devletler tedavi ve rehabilitasyon yükümlülüklerini yerine getirmelidir.

Türkiye, BM Uyuşturucu Sözleşmeleri’ne taraftır ve TCK m.191 bu yükümlülüklerin iç hukuk yansıması niteliğindedir.

Sonuç: Ceza mı, Tedavi mi?

TCK m.191, klasik ceza hukuku anlayışını dönüştüren özel bir düzenlemedir. Burada amaç, failin cezalandırılmasından ziyade tedavi edilerek topluma kazandırılmasıdır.

Ancak uygulamada, denetimli serbestlik sisteminin etkin yürütülmemesi ve tedavi altyapısının yetersizliği, kanunun amacına ulaşmasını zorlaştırmaktadır.

“Uyuşturucuya karşı en güçlü savunma, cezalandırma değil; eğitim, tedavi ve sosyal rehabilitasyondur.”